NAHİV

تَكُونُ الْأَسْمَاءُ الْخَمْسَةُ مُفْرَدَةً لِأَنْ تَكُونَ بِعَلَامَةِ رَفْعِهَا الْوَاوُ

 

فَخَرَجَ بِاشْتِرَاطِ الْإِفْرَادِ مَا لَوْ كَانَتْ مُثَنَّاةً أَوْ مَجْمُوعَةً جَمْعَ مُذَكَّرٍ أَوْ جَمْعَ تَكْسِيرٍ؛ فَإِنَّهَا لَوْ كَانَتْ مَجْمُوعَةً جَمْعَ تَكْسِيرٍ أُعْرِبَتْ بِالْحَرَكَاتِ الظَّاهِرَةِ، تَقُولُ؛ اَلْآبَاءُ يُرَبُّونَ أَبْنَاءَهُمْ، وَ تَقُولُ؛ إِخْوَانُكَ يَدُكَ الَّتِي تَبْطِشُ بِهَا، وَ قَالَ اللَّهُ تَعَالَى؛ آبَاؤُكُمْ وَ أَبْنَاؤُكُمْ سورة النساء ١١، إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ سورة الحجرات ١٠، فَاصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًا سورة آل عمران ١٠٣

 

فَخَرَجَ bu nedenle çıkmış olur, بِاشْتِرَاطِ الْإِفْرَادِ Şarihin, esma-i hamse’nin müfred olması şartıyla,مَا لَوْ كَانَتْ şayet o esma-i hamse olursa; مُثَنَّاةً أَوْ مَجْمُوعَةً Müsenna veya cemi, öyle cemi ki;جَمْعَ مُذَكَّرٍ أَوْ جَمْعَ تَكْسِيرٍ cemi müzekker salim ve cemi teksir olursa (şarihin şartlarını sağlamadığı için esma-i hamse’lerin ref alameti vav ile olmaz). فَإِنَّهَا لَوْ كَانَتْ مَجْمُوعَةً Eğer esma-i hamse cemi bir isim olursa, جَمْعَ تَكْسِيرٍ ve o cemi isim de cemi teksir olursa, أُعْرِبَتْ بِالْحَرَكَاتِ الظَّاهِرَةِ öyle bir cemi teksir isim zahir harekeler ile irablanır, öyle vav ile mureb olmaz. تَقُولُ şöyle dersin; اَلْآبَاءُ يُرَبُّونَ أَبْنَاءَهُمْ “Babalar, oğullarını terbiye ederler” veEsmai Hamsenin Mufred  وَ تَقُولُ yine; إِخْوَانُكَ يَدُكَ الَّتِي تَبْطِشُ بِهَا “Kardeşlerin senin elindir ki o el ile cesaret bulursun” dersin. وَ قَالَ اللَّهُ تَعَالَى Allah-u Teâlâ ayetinde şöyle demiştir; آبَاؤُكُمْ وَ أَبْنَاؤُكُمْ “Babalarınız ve oğullarınız” سورة النساء ١١ Nisa suresi 11. Ayeti, إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ “Müminler ancak kardeştir” سورة الحجرات ١٠ Hucurat suresi 10. Ayeti, فَاصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًا “Onun nimetiyle kardeş oldunuz” سورة آل عمران ١٠٣ Âl-i İmran suresi 103. Ayeti.

 

Esma-i Hamse, Ref Alametinin Vav Olabilmesi için Müfred Olur

 

Esma-i hamse’nin ref alametinin dammeden naib olan vav olabilmesi için şarihimiz bir önceki derste dört şart saydı. Bu şartlardan ilki esma-i hamse’nin müfred bir isim olmasıydı. Bu şart hasebiyle müsenna ve cemi isimler (ki o cemi isimler cemi müzekker veya cemi teksir olabilir) bu kuralın dışına çıkmıştır.

 

Eğer esma-i hamse olan isim cemi teksir olursa o halde öyle bir isim zahir harekeler ile olur, misalleri aşağıdaki gibidir;

 

اَلْآبَاءُ يُرَبُّونَ أَبْنَاءَهُمْ

 

“Babalar, oğullarını terbiye ederler” ve,

 

إِخْوَانُكَ يَدُكَ الَّتِي تَبْطِشُ بِهَا

 

“Kardeşlerin senin elindir ki o el ile cesaret bulursun” ve,

 

آبَاؤُكُمْ وَ أَبْنَاؤُكُمْ

 

“Babalarınız ve oğullarınız” ve,

 

إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ

 

“Müminler ancak kardeştir” ve,

 

فَاصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًا

 

“Onun nimetiyle kardeş oldunuz” misallerinde ve ayet-i kerimelerindeki آبُاءٌ ve إِخْوَانٌ ve إِخْوَةٌ lafızları cemi teksir lafızlardır. Bu lafızlar esma-i hamseden olup müfredleri أَبٌ ve أَخٌ şeklindedir. Bu lafızlar cemi teksir olunca irablanmaları artık zahiri harekeler ile olmuştur.

 

اَلْآبَاءُ يُرَبُّونَ أَبْنَاءَهُمْ

 

Babalar, oğullarını terbiye ederler

 

مُبْتَدَأٌ، مَرْفُوعٌ وَ عَلاَمَةُ رَفْعِهِ الضَّمَّةُ الظَّاهِرَةُ لِأَنَّهُ مِنْ جَمْعِ التَّكْسِيرِ اَلْآبَاءُ

Mübteda, merfu, ref alameti zahir dammedir çünkü cemi teksir isimlerdendir

فِعْلٌ مُضَارِعٌ، مَرْفُوعٌ وَ عَلاَمَةُ رَفْعِهِ بِثُبُوتِ النُّونِ لِأَنَّهُ الْأَفْعَالُ الْخَمْسَةِ وَ الْوَاوُ؛ ضَمِيرٌ مُتَّصِلٌ، مَبْنِيٌّ عَلَى السُّكُونِ فِي مَحْلِّ رَفْعٍ، فَاعِلٌ يُرَبُّونَ

Fiil-i Muzari, merfu, efal-i hamse’den olduğu için ref alameti sonundaki nun harfinin sabit kalmasıyladır. Vav: muttasıl zamir, sükun üzere mebni, mahallen merfu olup faildir

مَفْعُولٌ بِهِ، مَنْصُوبٌ وَ عَلاَمَةُ نَصْبِهِ الْفَتْحَةُ الظَّاهِرَةُ فِي آخِرِهِ لِأَنَّهُ مِنْ جَمْعِ تَكْسِيرٍ وَ هُوَ مُضَافٌ أَبْنَاءَ

Mefulun bih, mansub, nasb alameti sonundaki zahir fetha iledir çünkü cemi teksir isimlerdendir. Aynı zamanda muzaftır

اَلْهَاءُ؛ ضَمِيرٌ مُتَّصِلٌ، مَبْنِيٌّ عَلَى الضَّمِّ فِي مَحَلِّ جَرٍّ وَ مُضَافٌ إِلَيْهِ وَ الْمِيمُ؛ عَلاَمَةُ الذُكُورِ هُمْ

Ha: muttasıl zamir, muzafun ileyh olması hasebiyle mahallen mecrur olup damme üzere mebnidir. Mim: cemi müzekker alametidir

يُرَبُّونَ أَبْنَاءَكُمْ إِعْرَابُ الْجُمْلَةِ

Mübteda’nın Haberi olup Mahallen merfu fiil cümlesidir

إِخْوَانُكَ يَدُكَ الَّتِي تَبْطِشُ بِهَا

 

Kardeşlerin senin elindir ki o el ile cesaret bulursun

 

مُبْتَدَأٌ، مَرْفُوعٌ وَ عَلاَمَةُ رَفْعِهِ الضَّمَّةُ الظَّاهِرَةُ فِي آخِرِهِ، مُضَافٌ وَ الْكَافُ؛ ضَمِيرٌ مُتَّصِلٌ، مَبْنِيٌّ عَلَى الْفَتْحِ لِلذَّكَرِ، فِي مَحَلِّ جَرٍّ مُضَافٌ إِلَيْهِ إِخْوَانُكَ

Mübteda, merfu, ref alameti damme, muzaf. Kef: muttasıl zamir, erkekler için fetha üzere mebni, muzafun ileyh olup mahallen mecrurdur

خَبَرُ الْمُبْتَدَإِ، مَرْفُوعٌ وَ عَلاَمَةُ رَفْعِهِ الضَّمَّةُ الظَّاهِرَةُ فِي آخِرِهِ مُضَافٌ وَ الْكَافُ؛ ضَمِيرٌ مُتَّصِلٌ، مَبْنِيٌّ عَلَى الْفَتْحِ لِلذَّكَرِ، فِي مَحَلِّ جَرٍّ مُضَافٌ إِلَيْهِ يَدُكَ

Mübtedanın haberi, merfu, ref alameti zahir damme, muzaf. Kef: muttasıl zamir, erkekler için fetha üzere mebni, muzafun ileyh olup mahallen mecrurdur

اِسْمٌ مَوْصُولٌ، مَبْنِيٌّ عَلَى السُّكُونِ الَّتِي

İsm-i mevsul, sükun üzere mebni

فِعْلٌ مُضَارِعٌ، مَرْفُوعٌ لِتَجَرُّدِ عَنِ النَّوَاصِبِ وَ الْجَوَازِمِ وَ عَلاَمةُ رَفْعِهِ الضَّمَّةُ فِي آخِرِهِ تَبْطِشُ

Fiil-i muzari, nasb ve cezm edicilerden tecerrüd etmesiyle merfu, ref alameti sonundaki damme

اَلْبَاءُ؛ حَرْفُ جَرٍّ، مَبْنِيٌّ عَلَى الْكَسْرِ، اَلْهَاءُ؛ ضَمِيرٌ مُتَّصِلٌ، مَجْرُورٌ بِالْبَاءِ بِهَا

Ba: harf-i cerr, kesre üzere mebni. Ha: Muttasıl zamir, ba harf-i cerriyle mecrur

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu