NAHİV

Kinâyeler

Kinayeler
(الْكِنايَاتُ)

Belli (muayyen) bir şeyi, açık olmayan, belirsiz bir şekilde anlatmaya
kinâye (belgesiz sıfat) denir.

I.Mebnî Olanlar Beş Tanedir.

كَمْ، كَأَیِنْ (کَاَیٍّ)، كَذَا، کیْتَ، ذَیتَ

II.Bazı kinâyeler daha vardır ki, bunlar mebnî değil murabdır:

فُلاَنٌ، فُلانَةُ، بِضْعٌ، بِضْعَةٌ، نَيِفٌ

Ustu kapal olarak, bilinen ve taninan erkek ve: (فُلاَنٌ، فُلاتةُ) -1
kadını ifâde etmek için kullanılır. Bunlar alem olarak kabul edilmiştir; bundan
dolayı müennesi gayr-ı munsarifdir. Sıfatları ma’rife olur; filan, filanca falan,

falanca mânâlarına gelir:

رَأَيْتُ فُلانًا فِى الْحَدِيقَةِ
ذَهَبَتْ هُذِهِ الْمَرْأَةُ إِلَى بَيْتِ فُلانَةً.
هَلْ بِعْتَ مِنْ فُلاَنِ الْمَيْتِ شَيْئًا؟

Filancayı bahçede gördüm.
Bu kadın falan(kadın) ın evine gitti.
Falan(ca) ölüye bir şey sattın mı?

 

Not: (ُفُلانٌ، فُلانَة) kelimeleri insanlardan kinaye olduklari zaman
harf-i ta’rîfsiz, hayvanlardan kinâye olduğu zaman harf-i ta’rîfle olur. Bk.
Muktedab, s. 44.

2- (بضْعٌ، بِضْعَةٌ  ) Ucten dokuza kadar belirsiz olan sayilan isaret eder; ancak, 10 ile 19 arasında da kullanılır; o zaman feth üzere mebni olur;
birkaç, küsur mânâlarına gelir.
Sınıfta birkaç öğrenci vardır.
Birkaç tavuk sattım,

فِى الصَّفِّ بِضْعَةُ تَلاَمِيذَ.
بِعْتُ بِضْعَ دَجَاجَاتٍ.

Babamı on küsur çocuk ziyâret etti.

زار بضعة عشر طفلاً أبى.

Not: Sayilarda oldugu gibi (بضعة) muzekker, (بضع) muennes icin
kullanılır. 

3-(وَنَيِّفٌ ): 20’den 90’a kadar sayıların küsûrâtı için kullanılır. Küsûr
mânâsına gelir.
Ev(imiz)de elli küsûr pencere vardır.

Not: 1000 ,100 , … 30 ,20 ,10 (نيف gibi sayilarla asagidaki
şekillerle de kullanılır:

عَشَرَةٌ وَنَيِّفٌ مِئَةٌ وَنَيِفٌ ألْفٌ وَنَيِّفٌ
Ancak (ٌخَمْسَةَ عَشَروَ نَيِف) denmez.
b-( وَنَيِّفٌ ) hem müzekker hem de müennes içindir.

فِى الْبَيْتِ نَّيِفٌ وَ خَمْسُونَ نَافِذَةً.

 

Aslında belli olan bir hususu, sanki belli değilmiş gibi açık olmayan bir şekilde anlatmaya kinaye denir. Bu anlatım tarzı için kullanılan bazı kinaye kelimeleri lazım mebni kategorisinde değerlendirilir. Kinaye konusu ayrıca işlenecektir. Lazım mebni olan kinayeler şunlardır: 

كَمْ ، كَأيِّنْ ، كَأيٍّ ، كذا ، كَيْتَ ، ذَيْتَ

Bunların dışında kalan kinayeler lazım mebni değil, muğrabtırlar.

Arapça dilinde anlamın örtülü veya ima yoluyla ifade edildiği bir üslup biçimidir. Genellikle şiirlerde, atasözlerinde ve günlük konuşmalarda kullanılır. İşte Arapça’daki kinayeler hakkında bazı bilgiler:

  1. Kinaye Nedir?:
    • Kinaye, söylenenin gerçek anlamının ötesinde başka bir anlam taşıyan ifadelerdir.
    • Örneğin, “gözleri yıldız gibi parlıyor” ifadesindeki “yıldız gibi parlıyor” kinayedir ve gerçekte gözlerin yıldız gibi parlamadığı anlatılmaktadır.
  2. Kinaye Türleri:
    • Mekâni Kinaye: Mekânla ilgili ifadelerde kullanılır. Örneğin, “bu evde huzur yok” ifadesindeki “ev” aslında aile veya ilişkiyi temsil eder.
    • Zamani Kinaye: Zamanla ilgili ifadelerde kullanılır. Örneğin, “geleceği düşünme, bugünü yaşa” ifadesindeki “gelecek” aslında hayatın genel akışını temsil eder.
    • Cismani Kinaye: Bedenle ilgili ifadelerde kullanılır. Örneğin, “dilin kemiği yok” ifadesindeki “dilin kemiği yok” gerçekte dilin kemikli olmadığını anlatır ve insanların söylediklerine dikkat etmeleri gerektiğini ima eder.
  3. Örnek Kinayeler:
    • “Gözleri şimşek gibi parlıyor.” (Gerçekte gözler şimşek gibi parlamaz.)
    • “Bu işi başkasına yıktılar.” (Gerçekte işi kimse fiziksel olarak yıkmamıştır.)
    • “Dilin kemiği yok.” (Gerçekte dilin kemikli olmadığını ifade eder.)
  4. Kinayenin Etkisi:
    • Kinaye, dilin zenginliğini artırır ve ifadeleri daha etkili hale getirir.
    • Şairler, yazarlar ve konuşmacılar sıkça kinaye kullanarak anlatılarını renklendirirler.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu