NAHİV

تَكُونُ الْأَسْمَاءُ الْخَمْسَةُ مُضَافَةً لِأَنْ تَكُونَ بِعَلَامَةِ رَفْعِهَا الْوَاوُ

 

وَ خَرَجَ بِاشْتِرَاطِ {أَنْ تَكُونَ مُضَافَةً} مَا لَوْ كَانَتْ مُنْقَطِعَةً عَنِ الْإِضَافَةِ فَإِنَّهَا حِينَئِذٍ تُعْرَبُ بِالْحَرَكَاتِ الظَّاهِرَةِ أَيْضًا، تَقُولُ؛ هَذَا أَبٌ، وَ تَقُولُ؛ رَأَيْتُ أَبًا، وَ تَقُولُ؛ مَرَرْتُ بِأَبٍ. وَ كَذَلِكَ الْبَاقِي، وَ قَالَ اللهُّ تَعَالَى؛ وَ لَهُ أَخٌ أَوْ أُخْتٌ سورة النساء ١٢، إِنْ يَسْرِقْ فَقَدْ سَرَقَ أَخٌ لَهُ مِنْ قَبْلُ سورة يوسف ٧٧، وَ قَالَ ائْتُونِي بِأَخٍ لَكُمْ مِنْ أَبِيكُمْ سورة يوسف ٥٩، وَ إِنَّ لَهُ أَبًا شَيْخًا كَبِيرًا سورة يوسف ٧٨

 

وَ خَرَجَ بِاشْتِرَاطِ çıkmıştır; أَنْ تَكُونَ مُضَافَةً esma-i hamse muzaf olur şartı ile,مَا لَوْ كَانَتْ şayet o esma-i hamse olursa, مُنْقَطِعَةً عَنِ الْإِضَافَةِ izafetten kesik olursa, فَإِنَّهَا حِينَئِذٍ bu takdirde öyle bir isim,تُعْرَبُ بِالْحَرَكَاتِ الظَّاهِرَةِ أَيْضًا bir önceki musaggar isim gibi zahir hareke ile irablanır. تَقُولُ şöyle dersin;هَذَا أَبٌ “Bu bir babadır” ve yine وَ تَقُولُ şöyle; رَأَيْتُ أَبًا “Bir baba gördüm” dersin, وَ تَقُولُ ve yine; مَرَرْتُ بِأَبٍ “Bir babaya uğradım” dersin. وَ كَذَلِكَ الْبَاقِي geri kalan esma-i hamseler de böyledir. وَ قَالَ اللهُّ تَعَالَى Allah-u Teala şöyle demiştir; وَ لَهُ أَخٌ أَوْ أُخْتٌ “Bir erkek kardeşi veya bir kız kardeşi varsa…” سورة النساء ١٢ Nisa suresi 12. Ayeti, إِنْ يَسْرِقْ فَقَدْ سَرَقَ أَخٌ لَهُ مِنْ قَبْلُ “Eğer o çalmışsa, zaten daha önce kardeşi de çalmıştı” سورة يوسف ٧٧ Yusuf suresi 77. Ayeti, قَالَ ائْتُونِي بِأَخٍ لَكُمْ مِنْ أَبِيكُمْ “Bana, babanızdan olan (baba bir, anne ayrı olan) bir kardeşinizi de getirin” سورة يوسف ٥٩ Yusuf suresi 59. Ayeti, إِنَّ لَهُ أَبًا شَيْخًا كَبِيرًا “Şüphesiz onun yaşça büyük bir babası var” سورة يوسف ٧٨ Yusuf suresi 78. Ayeti.

 

Esma-i Hamse, Ref Alametinin Vav Olabilmesi için Muzaf Olur

 

Esma-i hamse olan ismin ref alametinin vav olabilmesi için muzaf olması gerekir. Şayet esma-i hamse olan isim izafetten kesik olursa o halde zahir harekeler ile irablanır, misalleri;

 

هَذَا أَبٌ

 

“Bu bir babadır” ve,

 

رَأَيْتُ أَبًا

 

“Bir baba gördüm” ve,

 

مَرَرْتُ بِأَبٍ

 

“Bir babaya uğradım” dersin, geri kalan esma-i hamseler de böyledir.

 

وَ لَهُ أَخٌ أَوْ أُخْتٌ

 

“Bir erkek kardeşi veya bir kız kardeşi varsa…” ve,

 

إِنْ يَسْرِقْ فَقَدْ سَرَقَ أَخٌ لَهُ مِنْ قَبْلُ

 

“Eğer o çalmışsa, zaten daha önce kardeşi de çalmıştı” ve,

 

قَالَ ائْتُونِي بِأَخٍ لَكُمْ مِنْ أَبِيكُمْ

 

“Bana, babanızdan olan (baba bir, anne ayrı olan) bir kardeşinizi de getirin” ve,

 

إِنَّ لَهُ أَبًا شَيْخًا كَبِيرًا

 

“Şüphesiz onun yaşça büyük bir babası var” ayet-i kerimelerindeki أَخٌ ve بِأَخٍ ve أَبًا lafızları izafetten kesik oldukları için zahire harekeler ile irablanmışlardır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu